Kaybetme cesareti olmayanın, gerçeği söyleme kapasitesi yoktur!
Eğer bir gün aşkın ölürse onu doğduğu yere göm kalbine.
Sensizken hiç böyle olmamıştım. Ya sana alıştım ya sevgine. Yeter ki alıştırma beni sensizliğe.
Kim bilir… Seni düşünerek yazdıklarımı, kimi düşünerek okuyorsun.
Nasıl bir kazanç bu? Yüreğimden verirken, canımdan oluyorum!
Hiçbir zaman yanında olmayacak birinin, hep aklında olması çok saçma!
Hayatta en zor şey de; insanın, kendi kendini teselli etmek zorunda kalmasıdır.
Ne sözleriyle seni etkileyene, ne de gözü hitap edene aldan. Sen, sen ol, yüreğini titretene bağlan.
Ağlamak, ruhun kanama şeklidir. Sargısı yok, çaresi yok, sebebi var.
Yaşamak gecenin tüm karanlığına rağmen, buğulu bir cama güneşi çizebilmektir. Yaşamak direnmektir!
Ağlamak istiyorsanız asla yapmayın. Çünkü bir yerlerde sadece sizin bir gülüşünüz için, yaşayan birileri mutlaka vardır.
Bu Gidişlerin Bir Anlamı Olmalı uykusuz Kaldığım Zamanların Sonu Böyle Dramatik Olmamalı.
Nasıl unuttuysan çocukluğunu ve kırılan oyuncaklarını, kırılan kalbini de öyle unutacaksın
Beklemek, kaybetmenin yarısıymış. Ben her şeyimi beklerken kaybettim.
Ben senin yüzüne değil ben senin o güzel saf kalbine aşık oldum benimle çıkar mısın?
Çok uzaktasın beni duymazsın unuttun belki de hatırlamazsın hani derdin ya sen bir tanesin bitanen burada Sen neredesin.
Bir sen vardın bir de rüzgar, her şeyimdin bir zamanlar. Senden sonra ben de bittim. Her yanım sen, gözümde yaşlar.
Birini seveceksen, onu her şeyinle sevme çünkü bittiğinde onu unutamamana değil unutamayacak kadar çok sevdiğine yanarsın!
Bir yanımda çaresizlik diğer yanımda yorgunluğum var. Bir yanımda yalnızlığım, diğer yanımda geçmişe dargınlığım var.
Umutlara kanma umutlar bir gün imkansızlaşır, hayatı tozpembe yaşıyorum sanma her renk bir gün siyahlaşır.
Unutsun beni demişsin, bu bana imkansız geliyor.
Zaman geçtikçe daha iyi anlıyorsun. Hiçbir şeyi eskisi kadar sevemediğini!
Sevgilisinin parası yok diye; ‘tokum’ diyen de var, ‘yokum’ diyen de!
Şimdi kalkıp hayatımı film yapsalar, sen ancak araya giren reklam olursun!
Yar’la bir olamayınca, yerle bir olurmuş insan.
Sözlerini dizelerimden çekme, dizelerime derman, yalnızlığıma mutluluk ol.
Sen en büyük sevgiyi hak edecek kadar mükemmel, herkesin sevmeyi hak etmeyeceği kadar özelsin.
Öyle seveceksin ki yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle bile aldatmayacak.
Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.
Bu şehirden her gidişinde şehri sanki ben uğurluyorum sen benden gideli çok oldu ama ben sana hala el sallıyorum
Gözlerimin içinde bir akarsu var ki sorma. Göz kapaklarımı bir açsam yüzüm sular altında kalır inan bana.
Aşk acısını da öğrendik bu saatten sonra sevmek mi kaldı hayatımızda? Canımızı aldırlar sonunda sevmek yok bir daha!
Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı? Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı?
Bu dünyaya sevmek sevilmek ve ekmek için geldik ekmeği bulduk ama sevmek sevilmek bizi ekmeğimizden etti.
Gözlerimden akan her damla yaş kalbimden akan bir damla kan gibi ölmemi istiyorsan durma ağla bu canım sana feda.
Sana bakamıyorum sana söyleyemiyorum sana dayanamıyorum seni seviyorum ama diyemiyorum çünkü utanıyorum!
Doktorun sorduğu fiziksel bir engeliniz var mı sorusu içime dokunmuştu nedense. Yok diyebildim, sadece kalbim kırık.
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Sen dünyaya sürgün bir meleksin. Ve ben seni o kadar çok seveceğim ki. Bir daha cennetine dönemeyeceksin.
Şimdi gelip ‘sana döndüm’ desende, kusura bakma ama sehpada unutulmuş bir çay gibiyim artık, soğudum!
Umutsuzluk en yakıcı zevktir, özellikle de içinde bulunduğun durumun çaresizliğini açıkça kavramışsan!
Gökyüzü bile ağlar elinden alınınca güneşi. Yürek taşıyan her canlı gibi erkeklerde ağlar, ağlamak insan işi.
Sen nerden bilirsin ki yalnız olmayı. Tek başına yürüdün mü o yollarda üşüyerek. Ben kendimi sarmalarken kendime. Sen başka kollarda uyandın.
Sevgi bir yıldızdır yanıp sönen, masmavi bir düştür gökyüzünde hiç ölmeyen, sevenlerin mumudur sevgi, eriyip de hiç bitmeyen.
Ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok. Bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan.
Üzerine bastığında kolaylıkla kırabileceğin bir sonbahar yaprağıyım şimdi, bir dokunsalar bin çıtırtı işitecekler yüreğimden.
Kader çizgimsin avuçlarımda, sen okyanuslar ötesi, tuzlu suların gökkuşağı keşfedilmemiş bir adanın çiçeğisin.
İçinde ayrılık geçen şiirler yazma bana kilitle cümleleri eski sandığa.
Eğer bir gün sevmek istersen önce kendini sev, daha sonrada istersen beni, Ama beni; beni sever gibi değil kendini sever gibi sevmelisin, Çünkü ben seni öyle sevdim.
Delisin derdin hep. Doğru. Hiç bir raporda sabitlenmemiş deliliklerim var benim. Hele biri vardı ki en büyüğü! Seni sevişim!
Ne yaralar kapandı, ne unutabildim, ne de alıştım zamanla. Ben sana ‘özledim’ diyeyim; sen hala acıdığını anla.
Yarım kalan bir hikayeyiz seninle. Ne sen son cümlelerini söyledin, nede ben son noktayı koyabildim.
Bana kalsa gökyüzündeki tüm yıldızlar yerine Senin gözlerinde ışıldayan bir çift yıldızı bütün insanlara gönderirdim.
Ve bazen o kadar çok ağlarsın ki, boğazına oturan yumruk yüzünden ‘hiç mi sevmedin’ bile diyemezsin!
Ne papatyaların dili varıyor seviyor demeye, nede benim cesaretim var son yaprağı çekmeye.
Şimdi sensizliğin naklen mutsuzluğum yayınlanıyor. Ve herkes çektiğim sensizlik acısını canlı izliyor. İnanır mısın be sevgilim, yokluğun reyting rekorları kırıyor.
Acıyan bir yerlerim olup olmadığını anlamak ister gibi yokluyorum içimi. Hiçbir sızı yok. Geçmişin ağırlığı yok üstümde. Yolunca yordamınca unutmuşum unutulması gerekenleri!
Benim de zaten hiç gücüm yok, yüzüm yok, hiç umudum yok. Ama bil ki farklı bir hayaldi. İşkenceydi bazen, bazen çok güzeldi. Ama anlıyorum sesinden, kurtulmuşsun sen nokta konmuş, bitmiş en güzel hikayem.
İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu, hepsi gökteydi. Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim
Gül gibi kokan tenine aldandım, güzel gülüşlerine yakalandım, sahte sözlerine inandım, şimdi acılarla savaşıyorum anılarımla beni bıraktın.
Bir gün biri çıkıp ta güneşe adını buzla yazarsa, bil ki o seni benden daha çok seviyor.
Unutmak zaman ister demiştim, yanılmışım. Zaman değil yürek istiyormuş. O da sende kaldı!
Korkuyorum! Verdiğin sözleri tutamamandan değil, bana verdiğin sözleri gün gelip de bir başkasıyla yaşamandan.
Herkesin yalnızlığı kendine benzer. Benim ki biraz gürültülü biraz kalabalık ve çokça dağınık işte. Çok fazla kitap ve çok fazla boş bardak var.