Dünya gezegeni, evrende bilinen tüm yaşam formlarının evidir. Yaşı, evrenin yaşının üçte biri kadardır ve kabul edelim ki inanılmaz güzelliktedir. Ağır demirden bir Hafif ezilmiş bir küre  ve daha hafif taştan bir kabuk üzerine sarılmış solunabilir harika bir hava, uçsuz bucaksız okyanusları, verimli ovaları, harika dağları, temiz sudan akarsuları, ırmakları gölleri, yeraltı kaynakları ve çevresinde döndüğümüz güneş’in ısıtan enerjisi…

Dünya Nelerden Meydana Geliyor?

4,6 milyar yıl önce Dünya ölmüş yıldızların kalıntılarından ve kirli bir devasa gaz bulutunun içinden meydana geldi. Gaz bulutu yoğunlaştı ve ve dönen bir disk oluştu. Küçük parçalar toplanmaya ve gittikçe daha büyük nesnelere dönüşmeye başladı ta ki bizim “gezegen” diyebileceğimiz nesneler oluşana dek.

Bu işlem 10~20 milyon yıl arasında sürmüş olup halen tam olarak anlaşılamamıştır. Yaklaşık bu zamanlarda, güneş sistemimiz
çok daha şiddetli iken, Dünya yaklaşık mars boyutunda bir nesne ile
çarpıştı. Çarpışma inanılmaz şiddetliydi, ve nesne daha büyük olsaydı, dünyayı tamamen yok edebilirdi. Çarpışmada saçılan materyal, yörüngeye oturdu ve orada “Ay”‘ı oluşturdu ki Ay, gezegenine göre en büyük olan uydudur. Bu zamanlarda, Dünya asteroid yağmuruna tutulmuş bir cehennemdi. Lav denizleri ve zehirli bir atmosferi vardı.Ancak bir şey değişmek üzereydi. Dünya soğudu, Dünyanın içindeki su yüzeye çıktı ve bulutlar oluştu, yağmurlar yağdı, tekrar tekrar buharlaşma oldu. Milyonlarca asteroid dünyaya su getirmeye devam etti

Bugün dünya yüzeyinin %71’i su %29’u karadır. %97,5 tuzlu su ve sadece %2,5 içilebilir sudur. İçilebilir su %69 buz ve kar, %30 yeraltı suyu ve sadece kalan %1 yüzey suyudur. Ancak bu suyun bile büyük bölümü donmuştur. Sadece çok küçük bir miktar su nehir ve gölleri oluşturur ve çok çok daha küçük kısımı canlılardadır.

Zamanla dünya soğudu ve yüzey ince bir kabuk oluşturdu Ama içerideki erimiş kayalar çalkalanmaya devam etti. İçeriden kabuğu kırarak ve sürükleyerek…

Bu işleme “levha tektoniği” denir(Bu konu hakkında ayrı yazımız olacaktır.) ve şu anda bu işlem halen olmaktadır. Şimdilik sadece dünyanın ince kabuğunun dev parçalardan oluştuğunu ve hareket ettiğini düşünelim. Parçalar buluştukları yerlerde dev dağları veya dibe dalarak devasa çukurları oluşturur. Dünyanın en yüksek noktası olan Everest ve en derin Mariana çukuru bu şekilde oluşmuştur. Bizim bakış açımızdan bu dağlar ve çukurlar çok büyük görünebilir ama

Dünyanın kesitine bakınca gerçekten ne kadar küçük olduklarını
görebilirsiniz. Üzerinde durduğumuz kısım kabuktur. Ortalama 50km kalınlığındadır. Bu değer 5 ila 70km arasında değişebilir. Bu arada, insanların deldiği en derin yer
sadece 12,2 km derinliğindedir.

Kabuktan sonra manto gelir. 2900km kalınlığında silikatlı bir taş katman. Manto alt ve üst mantodan oluşur. Üst manto da farklı kısımlardan oluşur. Viskos olan ve levhaları taşıyan kısmına litosfer denir. Bu katmandan sonra da astenosfer denir bu katman çoğunlukla katıdır. Alt manto dünyanın dış çekirdeğine
kadar uzanır. Dünya’nın dış çekirdeği 2266km’lik sıvı nikel ve demir havuzudur. Sıcaklık 4000 ila 5700 derece arasındadır. En merkezde iç çekirdek bulunur. Demir nikel alaşımından oluşmuş bir katıdır. 1200km yarıçapıyla Ay’ın %70 boyutundadır ve yaklaşık güneş yüzeyi kadar sıcaktır. Yaklaşık senede 1mm kadar büyümektedir.

Ve dünyanın manyetik alanına gelelim. Manyetik alan dünyaya güneşten ve diğer kaynaklardan  gelen zararlı ışınları yolundan saptırarak Dengeli bir çevre oluşmasını sağlar. Dünyaya çok az kozmik radyasyon ulaşabilir.

Dünyanın Manyetik Alanı

Aslında, biz de pek bilmiyoruz. Dünyanın çekirdeği ile ilgili olduğunu biliyoruz. Bu metal kürenin içinde Çok yüksek elektriksel akımlar komplike şekillerde akar. Bu akımlar stabil bir çeşit manyetik alan  oluşmasını sağlar. Bu sistemin tamamına “dinamo” denir. Ancak henüz her şeyi çözmedik.

Birazda soluduğumuz hava hakkında konuşalım. Hacimsel olarak kuru hava çoğunlukla Azot,oksijen, argon Karbon, değişken oranda su buharı ve az miktarda diğer gazları içerir. İnsanlar atmosferin en alt tabakasına oldukça bağımlıdır. İlklimler Troposferdedir ve bu katman ortalama 12km kalınlığındadır. Onun üzerinde stratosfer, ozon tabakasının bulunduğu yer, bizi güneşin en agresif ışınlarından korur, daha yukarıda mezosfer, dünyadaki en soğuk yerdir ortalama sıcaklığı -85 derecedir. 80 kilometre yukarıda termosfer başlar. Uzaya tamamen çıkış keskin sınırlarla belirli değildir. Ancak insanlar şunu kararlaştırmışlardır yaklaşık 100 km yukarıda atmosfer biter ve uzay başlar. Gerçekte atmosfer daha yukarılara uzanır. Bu bölgede iyonosfer, aurora ve uzay istasyonunu bulabiliriz ve en dış katman olan egzosfer 10.000km ‘ye kadar uzanır akıcı bir şekilde uzayla birleşir ve sonrasında uzay boşluğu vardır. Bu bölgede atomlar ve moleküller öyle uzaktır ki birbirleriyle çarpışmadan yüzlerce kilometre yol alabilirler.

İnsanoğlu sadece 200.000 yıldır buralarda ve bu dünyanın tarihinin sadece %0,004 ‘üdür. Hiç de uzun değil. Ve burada incecik ıslak bir kayanın üstünde yaşıyoruz. Bu kayanın ismine dünya demişiz. Evrenin en derin çalışmasının sonucu evrenin her yerinde olan bir sürekli yaratma ve yoketme sürecinin evren tarafından yardım edilmişliğin, onu yöneten yasaların inanılmaz sonucu…

Oldukça şanslıyız…