Kim bilir hangi akşam güneşle beraber bende söneceğim kim bilir hangi ellerden son suyumu içeceğim belki göremeden öleceğim fakat yinede seni ebediyen seveceğim.
Ölüm olsun seni unuttuğum gün diyorsam ve sen benim için bu kadar vazgeçilmez olduğunu bildiğin halde gidiyorsan yaşamam sebebim olsan bile kal demem.
Onca gün, ah, onca gün görürüm seni. Nasıl öderim, neyle öderim onca somut ve onca yakın oluşunu?
Gece midir insani hüzünlendiren, yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen? Gece midir seni bana düşündüren yoksa ben miyim seni düşünmek için geceyi bekleyen?
Bana kalsa gökyüzündeki tüm yıldızlar yerine bütün insanlara. Senin gözlerinde ışıldayan bir çift yıldızı gönderirdim.
Gül bahçesinde geçse de ömrüm, inan üstüne gül koklamam gülüm, seni koklamak olsa da ölüm, uğrunda ölmeye değer gülüm…
Sen dünyaya sürgün bir meleksin. Ve ben seni o kadar çok seveceğim ki. Bir daha cennetine dönemeyeceksin.
Birini sevmek için nedenin yoksa onu gerçekten seviyorsundur.
Yalnızlık gecelerin, umut bekleyenlerin, hayal çaresizlerin, yağmur sokakların, tebessüm dudakların, Sen ise yalnız benimsin bir tanem…
Sevmek ölmektir bence, ben de sevmiştim ölmeden önce.
Bu dünyada, öyle ya da böyle yaptığın her şeyin hesabını verirsin. Hiçbir şey karşılıksız değildir. Tanrı’nın merhameti dışında.
Gül bahçesinde geçse de ömrüm, inan üstüne gül koklamam gülüm, seni koklamak olsa da ölüm, uğrunda ölmeye değer gülüm.
Düştüğüm en manalı boşluksun.
Dokunulmasa da görülmese de; Kalpte yer verilir bazısına, nedensiz… Cemal Süraya
Gün yüzü hariç tüm yüzleri gördük.
Ama sen, seni olduğu gibi seveni kaybettin.
Sevdiğim kişiyi çileden çıkartıp sinirlendim mi demeyi severim.
Süt içerim yarım yağlı, hayallerim sana bağlı.
Kalbine mektup yazamıyor insan…
Yaptığın iyilikleri değil, yaptığın yanlışları hatırla ki; nefsin kendini bir şey sanmasın.
Zihin fukara olunca akıl ukala olurmuş.
Kimi insan, geçmişle geçmemişi birbirine karıştırır. Halbuki, geçen iz bırakır, geçmeyen yara.
Bütün gemileri yaktığını söylüyorsun… O zaman atla hadi hayallerime, seni gideceğin yere kadar bırakayım…
Bizler tanrının unuttuğu aciz kullar değiliz… Bizler tanrıyı unutmuş aciz kullarız aslında…
Kime değer versem;- malum tarafı, yer çekimine meydan okuyor…
Yeni bir eve taşınmanın en kötü yanı, kötü anıları o evde bırakacağınızı düşünürken, onları hatırlatan eşyaları yanınıza almanızdır.
Hiç ezber yapamadım hayatta hep doğaçlama oynadım rolümü eğer kuvvetli olsaydı ezberim belki… Seni seviyorum diyebilirdim…
Sanırım sen yine, ilk olarak beni harcardın!
Unuttur bana bir şekilde kendini… Yoksa bu kentte, utanmaz bir ayrılığın utancıyla büyüyecek acın…
Eğer bir erkeğin ego’su tavan yapmışsa… Adamlığına bir tuğla koyamamıştır…
Olmayan bir sevgiliyi inatla beklemek; utandırmaktır aşkı!
Aşk, gerçekliğin ilk ışıklarında kaybolacak bir sistir…”
Hayatınız kötü bir yola girmişse unutmayın; direksiyondaki sizsiniz
Bir insanı lanetler yağdıracak kadar çok sevmemizin ve kendiliğinden sevişmelerimizin üzerinden, ne çok zaman geçti…
Sebepsiz giden sevgili kaybolan çorabınızın teki gibidir… Elbet bir şeylerin altından çıkar…
Kalp ruha der ki: Ben severim, aşık olurum; ama acısını nedense hep sen çekersin. Ruh da cevap verir: Sen yeter ki sev!
Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek.
Hayat, biz gelecek için planlar yaparken başımızdan geçenlerdir.
Erkek kadına tokat atarsa erkek suçludur, kadın erkeğe tokat atarsa yine erkek suçludur.
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın.
Hayırlı eş; Allah’ın kuluna özel bir ikramıdır. Hayırsız eş ise Dünya’nın en ağır imtihanıdır…
Günümüzde en büyük sorun; aptalların kendilerinden son derece emin, zekilerin ise sürekli şüphe içinde olmalarıdır.
Dişisine kötü davranan tek hayvan insanoğludur.
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler.
Kalbin gerçek, derin barışı ve tüm ruhun huzuru sadece yalnızlıkta bulunur.
Keşke hep çocuk kalsaydık da, en büyük yaramız dizimizdeki yara olsaydı.
Sustum anlamadılar, konuştum inanmadılar çünkü herkes anlamak istediği ve inanmak istediği kadar vardılar..
Bugün hayatınızın geri kalanının ilk günüdür.
Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her sıkıntının üstesinden gelebilir…
Ağır bulutlar gibi, ağır yüreklerde sularını akıtınca rahatlarlar.
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın.
Yanlış trene bindiysen, koridorda ters yöne koşmanın bir faydası yok.
Fakire din iman zengine han hamam yurtta sus dünyada sus ya sev ya fark et!
Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsanız, yelkenlerinizi değiştirin.
Yanına kadar koştuktan sonra, bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur.
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir. Değilsek de yakın, birbirimize uzak da sayılmayız büsbütün…
İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor, ama aşkı bulamıyor…
Her sabah yeni bir gün doğarken, bir gün de eksilir ömürden; Her şafak bir hırsız gibidir Elinde bir fenerle gelen.
İnsan seviyorsa karşılık görmese bile her şeyden vazgeçip onunla uğraşır, uğraşmıyorsa sevmekten vazgeçmiş demektir!
Hapşurduğumda; çok yaşa, iyi yaşa yerine benimle yaşa deseydi keşke. Ben de; sen de gör değil de, emrin olur deseydim sessizce.
Bir ülkede akıl ve sanattan çok, servete değer verilirse, bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır.
Yanına kadar koştuktan sonra, bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur.
Zaman geçer, anılar silinir, duygular değişir, insanlar ayrılır ama kalpler asla unutmaz.
Günümüzde en büyük sorun; aptalların kendilerinden son derece emin, zekilerin ise sürekli şüphe içinde olmalarıdır.
Yaşamaktan değil katlanmaktan yorulmuşken bunca yıl, dönüp yeniden, yeniden katlanmak! Hiçliğe inanmak istiyorum, hiçliğin varlığına.
Aşk; herkesi o’na benzetip, kimseyi o’nun yerine koyamamaktır.
Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğiniz anda, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz…
Bizi biz yapan sahip olamayıp da hayal ettiklerimizdir…
İstediğin zaman lambayı söndür. Senin karanlığını da tanır ve severim.
Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın, her baş ağrılı bir kadının arkasında kesinlikle bir erkek vardır…
İnsanları aldatmak, güldürmekten çok daha kolaydır.
Nefes almak, ölmemek içindir. Yaşamak için başka şeyler yapmak gerekir.
Hayatta unutamayacağın en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarındır.
Kendi mezar taşını yazan bir yerkürede, terbiyeli cesetler gibi davranacak kadar ağırbaşlı olalım.
Salaklığın en büyük belirtisi; herkesi salak bir tek kendini akıllı sanmaktır.